5 Mayıs 2020 21:23

Serdar Aytaç – Kaçınılmaz son

II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde etkin rol oynayan Hürriyet Kahramanı Binbaşı İsmail Enver, İttihat ve Terakki içerisindeki fedailerin desteğini arkasına alarak Harbiye Nazırı olmuştu. Naciye Sultan’ın da etkisi inkâr edilemez bir etkendi. 

Serdar Aytaç – Kaçınılmaz son

Enver Paşa ilk olarak ordunun içerisindeki Balkan Hezimeti etkisini kaldırmaya yönelik yenileşme çabalarına içerisine girmişti. Genç Subaylara önemli görevler vererek öne çıkmalarını sağladı. Osmanlı Devleti’ni ıslahat hareketlerinde örnek aldığı Fransız modelinden vazgeçirerek Prusya ekolünü benimsemesini sağladı. Kısa zamanda büyük bir ıslahat yapılarak ordu savaşa hazır hale getirilmişti. Fakat Enver Paşa gençliğin ve hayallerini verdiği etki ile savaşın Lojistik, psikolojik, maddi durumlarını unutmuştu. Ya da zaferden emin olarak unutmayı seçmişti.

Enver Paşa’nın orduya yeni katıldığı günlerde aklında esip gürleyen Osmanlıcılık akımı Balkan Savaşı ile silinmiş yerini Trablusgarp’ta omuz omuza savaştığı Müslümanlar ile birlikte Ümmetçilik fikriyatına bırakmıştı. En büyük güven kaynağını Hilafet çağrısı olarak görüyor. I. Cihan Harbinde kitlesel olarak dünya Müslümanlarının Osmanlı yanında olacağını zannediyordu…

Osmanlı Devleti I. Cihan Harbine beklediği fakat beklenilmedik bir şekilde girmesinin şaşkınlığı içerisinde idi. Enver Paşa’nın emri ile İngiliz Donanmasından kaçan iki tane Alman Destroyeri Osmanlı Topraklarına sığınmış, Osmanlı ise bu şekilde savaş içerisindeki bağımsızlığını koruyamayacağını anlayarak Almanlardan bu gemileri teslim almış, isimlerini Yavuz ve Midilli olarak değiştirmişti.

26 Ekim günü Haydarpaşa’dan ayrılan Osmanlı donanması Karadeniz’e doğru hareket etti. Osmanlı Donanması içerisinde bulunan komutanları hala Alman olan Yavuz ve Midilli savaş gemileri ilk olarak Sivastopol’deki kıyı bataryalarına ateş açtı. Osmanlı’nın bir diğer donanma gemisi olan Balkan Savaşlarının tek kahramanı olarak nitelendirilen Hamidiye Zırhlısı ise Kefe civarında top atışlarına başladı. Tüm bunlar karşısında Rus Çarlığı, Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Böylece Osmanlı Devleti ittifak bloğu ile birlikte I. Cihan Harbine girdi.

Osmanlı Devleti 1914 tarihinden 1917 tarihine kadar sadece Çanakkale Cephesinde başarı sağlayabilmiş, Enver Paşa’nın Ümmetçilik fikri çoktan yok olmuş, siyasetçiler bir suçlu aramaya girişmiş, İttihat ve Terakki ise sansür uygulamaya koyulmuştu.

Irak Cephesi içerisinde bulunan Bağdat’a bağlı Kut kasabasını Osmanlı Kuvvetleri kuşatarak İngilizlere büyük bir hezimet yaşatmış, bu olay moralleri yerine getirerek Enver Paşa’yı daha farklı hayallere sürüklemeye başlamıştı.

Irak Cephesini Bağdat merkezli komuta eden Alman Goltz Paşa’nın tifüsten ölmesi Halil Paşa’nın ordunun başına geçirilmesini sağlamıştı. Enver Paşa kendisinden küçük amcası Halil Paşa’nın 6. Ordu ile birlikte İran’a girmesini emrederek bölgeden diğer Müslüman devletleri ile birleşerek gücüne güç katacağını düşünmüştü. Halil Paşa ise isteğe karşı çıkarak ordunun tamamen bölgeden ayrılmasının bölgenin elinden çıkmasına sebep olacağını Enver Paşa’ya iletmişti. Fakat Enver Paşa’nın emrinde ısrarcı olması üzerine 6. Ordu içerisinde en kıdemli birlik olan Ali İhsan Paşa komutasındaki 13. Kolordu’yu İran üzerine harekata çıkarmıştı. Ali İhsan Paşa komutasındaki ordu Hanekin civarından Kirmanşah’a oradan da Hemedan’a girmişti. Halil Paşa ise anılarına Türk Ordusunun İran civarında başı boş bir bayrak gibi dalgalandığını söylüyordu.

23 Şubat 1917 Birinci Dünya Savaşı’nda Irak cephesi için en önemli günlerden biridir. İngilizler tüm kuvvetleri ile birlikte Bağdat’a ilerlemeye başlamış Selman-ı Pak’tan itibaren 6. Ordu hiçbir şekilde mukavemet gösteremez olmuştu. Halil Paşa acilen Hemedan’da boş yere bekleyen Ali İhsan Paşa komutasındaki kolorduya Bağdat’a yardım emri vermişti. Kazım Karabekir komutasındaki kolordu ise Bağdat’ı artık savunmanın boşa olacağını görerek geri çekilmeye başlamıştı. Karabekir komutasındaki kolordu Bağdat’a 125km uzaklıktaki Samarra civarına çekiliyordu.

Halil Paşa Bağdat gibi kavim bir şehirden Türk Ordusunun bu şekilde çekilmesini istemiyor, ordunun yeniden Bağdat için savaşmasını istiyordu. Fakat başta Kazım Karabekir dahil hiçbir komutan bu kararın uygulanmasını istemiyor hatta dile de getiriyorlardı. Halil Paşa Bağdat’tan çekilme emrini imzalamış ordu Samarra ’ya doğru çekilmeye başlamıştı. Hemedan civarından hızla geri çekilen Kolordunun artık görevi Samarra civarına çekilen birliklerin üzerindeki baskıyı azaltmak olmuştu. Ali İhsan Paşa kolordu ile pek bilinmeyen Cebel Hamrin zaferini kazansa da bu yeteri kadar ilgi görmemişti. Ayrıca muharebeler sırasında Alman subayların çatışmadan kaçmaları onların öldürülmesine sebebiyet verse de Alman oldukları için hiçbir ceza almamalarına sağlamıştı. Ali İhsan Paşa ve diğer Türk Subayları sayesinde 6. Ordu daha fazla kayıp vermeden güvenli bölgeye çekilebildi…

Ama Bağdat Osmanlı tarafından kaybedilmişti. Cemal Paşa kaleme almış olduğu hatıralarında, Irak Cephesi bağlamında aşağıdaki değerlendirmeyi yapar:
“Küt-ül Amare’deki İngiliz ordusunun esir düşmesinden sonra, Irak ordusunun bir kısmının alınarak İran’da fetihlerle görevlendirilmesi, sonunda Bağdat’ın düşmesine sebep olmuştu. İşte şimdi de Kudüs ve umumiyetle Filistin tehlikede iken, son kuvvetlerimizin Bağdat’ın geri alınması¬na tahsis olunması, Kudüs ve Filistin ve belki bütün Suriye’nin düşman istilasına uğramasına yol açacaktı.”
Türk evladı bekçilik görevi gördüğü bir toprağı daha kanıyla suladıktan sonra düşmanın eline bırakmak zorunda kalmış ve bir daha geri dönememek üzere o topraklardan ayrılmıştı…
Aziz şehitlerimizin ruhları şad ola.